Dünya ‘Felaketin Eşiğine’ Yaklaşmış Olabilir

294
dunya felaketin esiginde olabilir
Derin Uzay İklim Gözlemevi uydusu üzerindeki bir NASA kamerası, küresel yeryüzünün güneş ışığıyla aydınlanan yüzünün ilk tam görüntüsünü 6 Temmuz 2015’de yakaladı. Görsel: NASA

Yeni bir çalışma, yıl 2100 olduğunda insanların atmosfere saldığı karbondioksit miktarının, altıncı toplu yok oluşu tetiklemeye yetecek kadar fazla olabileceğini söylüyor.

Geçtiğimiz yüzyılda CO2 seviyelerindeki devasa artış, yeni matematiksel analize göre; çevresel istikrarsızlık ve kitlesel tükenişlerin kaçınılmaz hale gelmesiyle birlikte dünyamızı bir “felaketin eşiğine” tehlikeli şekilde yaklaştırdı.

Ama toplu yok oluşun eli kulağında olsa da muhtemelen derhal belirgin hale gelmeyecek. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) jeofizikçi ve çalışmanın yazarlarından Daniel Rothman’a göre sürecin sonuna gelmek için 10,000 yıl kadar gerekebilir.

Ancak Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden Lee Kump’a göre gelecek yıllarda karbon emisyonlarını dramatik şekilde azaltmak, böylesi bir küresel felaketi önlemek için yeterli olabilir.

Karbon ve ölüm

Dünya’nın 4.5 milyar yıllık tarihi boyunca yaşam pek çok iniş ve çıkışa şahit oldu. Yalnızca geçtiğimiz yarım milyar yılda bile beş büyük yok oluş yaşamın büyük bölümünü ortadan kaldırdı: Ordovizyen-Silüriyen kitlesel yok oluşu, Geç Devoniyen kitlesel yok oluşu, Permiyen kitlesel yok oluşu, Triasik-Jura kitlesel yok oluşu ve dinozorları ortadan kaldıran Kretase-Tersiyer kitlesel yok oluşu. Bunlardan en şiddetlisi, deniz yaşamının yüzde 95’inden fazlasının ve karasal yaşamın yüzde 70’inin sona erdiği Permiyen yok oluşu, ya da “Büyük Ölüm.”

Tüm bu büyük soy tükenişlerinin bir benzerliği bulunuyor.

Rothman, “Her büyük kitlesel yok oluş olduğunda (beş büyükten birisi), küresel karbon çevriminde ciddi bir bozulma vardı” diyor. CO2 ve okyanus asitlenmesinden kaynaklı ölüm arasındaki doğrudan bir bağlantı, veya karbondioksitin bir gezegeni yaşanamayacak sıcaklıklara ısıtmasıyla dolaylı bir bağlantı olabilir ve hatta volkanik patlamalar ve bununla bağlantılı atmosfer soğumasıyla bile bağlantı kurulabilir.

Örneğin; Permiyen periyodunun sonunda, yaklaşık 252 milyon yıl önce, denizel kayaların ortaya koyduğu şekilde, okyanus karbon seviyeleri aniden yükseldi. (Havadaki karbondioksit zamanla okyanus yüzeyinde çözünür ve nihayetinde derin okyanusa girer.) Ama karbon her zaman gezegenin kesin kıyameti anlamına gelmez. Atmosferdeki ve okyanuslardaki karbon seviyelerindeki değişikliğin, yok oluşların altında yatan sebep olabilecek hızlı çevresel değişimin işaretçileri olması muhtemel. Ayrıca Rothman’a göre geçmiş zamanlara ait kayalar, pek çok başka “karbon sapması” veya  atmosferik ve okyanus karbon seviyelerinde, kitlesel yok oluşlara sebep olmamış yükselişi de ortaya koyuyor.

Hızlı zaman ve yavaş zaman

Peki ölümcül karbon sapmalarını toplu ölümlere yol açmayanlardan ne ayırıyor?

Science Advances dergisinde 20 Eylül’de yayınlanan yeni çalışmada bilim insanları iki faktörün rol oynayabileceğini varsaydılar: karbon seviyelerinin yükselme hızı ve değişimin devam ettiği toplam süre.

Bu değerleri hesaplamak için Rothman, geçtiğimiz 540 milyon yıldaki 31 jeolojik devirden kaya örneklerindeki karbon izotoplarıyla, yani elementin farklı nötron sayılı versiyonlarıyla ilgili verilere baktı. Rothman’a göre atmosferik karbondaki yükselişin süresini ve büyüklüğünü belirlemek karmaşık olabilir çünkü bazı devirler eksiksiz kayalara sahipken diğerleri seyrek bulunuyor olabilir.

Rothman ve meslektaşları bu verilerle, karbon değişim hızlarını ve jeolojik kayıtlardaki yok oluşlarla uyumlu gibi görünen toplam karbon girdisini tanımladılar. Daha sonra insanların atmosfere çılgınca bir hızda karbon ekledikleri günümüze ekstrapole ettiler.

Rothman, okyanuslara 310 gigaton karbon eklenmesinin, geçmişte kitlesel yok oluşları tetiklemeye yeterli olduğunu hesapladı ama yine Rothman’a göre bu sayıda büyük bir belirsizlik var.

“Emisyonlar açısından, olayların nasıl gelişeceğini anlamak için incelenen neredeyse her senaryo, bu yüzyılın sonunda okyanuslara yaklaşık 300 gigaton veya daha fazla karbon ekleneceğini söylüyor.”

Eşiğe ulaşıldığı günden sonra ne olacak?

Rothman “kitlesel yok oluşun da muhtemel sonuç olabileceği bir dizi olumlu dönüş riskini alıyoruz” diyor.

“Elbette bu etkiler hemen hissedilmeyecektir, en son sonuç için 10,000 yıl gerekebilir. Ve tahminlerde bolca belirsizlik bulunuyor” diye de ekliyor.

Kump şöyle diyor: “Bence bu gerçekten işe yarar bir yaklaşım, ama zamanın derinliklerinde çalışırken hep sınırlamalarla karşı karşıyayız.” “Bu sınırlamalardan birisi, Rothman’ın bu bozulmaların zamanlaması ve süresiyle ilgili anlayış düzeyimizi kabul etmek zorunda kalması.”

Ama belirsizlik de olsa Kump’a göre bugünkü fosil yakıt kullanımı hızı açıkça, geçmişte kitlesel yok oluşlarla ilgili karbon çevrimi tedirginlikleriyle yarışıyor ve hatta aşıyor.

Kump, şu anda karbon artış hızının bu kadar yüksek olması nedeniyle nihai bir felaketten kaçınmak için en iyi seçeneğin, karbon artış süresini kesin olarak kısa tutmak olduğunu belirtiyor.

“Kendimizi dizginleyebilirsel Permiyen felaketinden kaçınabiliriz.”